25 Şubat 2014 Salı

Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi



Oyun bitince ben tokatlanmışım gibi hissettim. Klişeler felan filan şekil şukul umrumda değil.Benim son zamanlarda izlediğim en başarılı oyun muydu oyundu. Bu da metinden ziyade tek başına oyunuyla harikalar yaratan Sumru yavrucuk a ait bi başarıydı...Bu zayıf metinle bi başkası aynı başarıyı sağlar mıydı bilemiyorum..Hanginizin telefon sahnesinde içi yanmadı ya da küçük umutun ağacın arkasında saklanmasında tüyleriniz diken diken olmadı? 

Konu kısaca bir transeksüel olan umutun biz izleyici ile dertleşmesi olarak özetlenebilir. Bize farklı bir bedende dünyaya geldiğini anlamasını istanbula gelme sürecini gündüz başka gece başka olmasını "annesini" anlatıyor. Bunu anlatırken de yer yer esprilerden (epik epik) duygusala geçişleri müthiş. Mesela bir doğulu hamlet canladırması vardı sahiden de komikti.

Sumru Yavrucuk makyajı sayesinde önceki rolleri hiç ama hiç hafızamdan çalamadı.O kadar ayrı oldu Umut bizim için...Oyun içindeki doğaçlamalar ve günümüze göndermeler oyunu daha zevkli yapıyor...Üstelik bir de turnede bu oyuna gitmişseniz Umut bi kesin bulunduğunuz şehre laf sokuyor. Ben Bodrumda izledim. Ara ara bodrum kadınına da iklimine de attı lafını kendi üslubunda.


Oyunun sonunda my way den başka daha özgün bişeyler olsamış iyiymiş ama o kadar da olsun naapalım.


Oyundan sonra İzmir'de, İstanbul'da yolda orda burda gerçekten de yaşlı bir transeksüel görmediğimi farkettim. Ölüyolar ve hiçbiri de umrumuzda değil.İşte böyle bir oyunda hatırlıyoruz ve hayat bize devam ediyor.