31 Ocak 2014 Cuma

Katil Joe

Öncelikle gidecek olanlara tiyatronun yerini tarif edeyim.Efendim tiyatro Moda Sahnesinde ama çoğu insan yerini bilmiyor yahut "onu bilmiyorum ama şurda haldun taner sahnesi var orası olur mu diye" yersiz önerilerde(!) bulunuyor. Kadıköy iskelesinde iseniz yürüyerek on dakkada gidersiniz. Ordan taksiye binmeye felan çalışmayın zaten suratınıza küfredermiş gibi bakıp almıyolar.

Moda sahnesi sahafların hemen yanında samimi bir ortam.Çalışanlar da çok içten ve oyundan önce bişeyler içmek için küçük bi cafe de var.

Ben oyunun premierene gittiğim için acaip kalabalıktı.Bi an lan bu platform iner mi aşağıya diye düşünmedim değil.Ama zaten bu aralar da bilet bulmak zor diyorlar.Bunda oyuncularının çoğunun popüler dizilerde yer almasının etkisi de yadsınamaz bence.Olsun dizileri bahane oyunları şahane diyelim. Diyelim mi ? E orda biraz duralım.

Oyunun devamlılığı ve sürükleyiciliği çok sağlamdı özellikle ikinci yarı daha hızlı geçti gibi geldi.Oyunun dekoruna televizyonda olanın ya da arka odalarda olanların yansıması da güzel bi ayrıntıydı. Zaten dekor çok güzeldi.(en son nehirin de sadece dekorunu beğenmiştim.Şansa bak) Hakkını yemeyelim önsözün de belirtildiği gibi paranın ve teknolojinin içindeki küçük insanların komik pislik hikayeleri safın toplumdaki yeri ve başkaldırısını anlatan başarılı bir kara komedi...Trajisinden çok komedisini alayım ben ama...Ben bazı sahneleri, özellikle trajik kısımları biraz müsamere gibi buldum.Özellikle üvey annenin cinnet sahnesi şaka gibiydi. Engin Hepileri'nin oynadığı Joe da öyle çok yüksek rol felan da değildi.Ya da benim beklentim çok büyüktü. Öyle takıntılı simetri hastası denişik bi ruhu gayet başarılı canlandırdı.

Oyunculuk anlamında ben en çok oyunun aynı zamanda yönetmeni olan Mehmet Birkiye'yi beğendim.Ağdasız düz ve bence komik rolü ile onu Öykü Karayel'in oynadığı Dotti takip ediyordu. (oyunculuk anlamında kıyaslamak adetimdir kızmayın ama güzel şeyler bizim taraftada bi tık daha iyiydi ) Her ikisi de beni en çok güldüdüler güldürürken de düşündürmediler zira öyle bi niyetim de yoktu. Dotti'nin özellikle o hüzünlü sesini, yer yer ailesine karşı o gerçekçi duruşunu ve herkes beni deli sanıyor içimdeki yangını kimse bilmiyor hallerini sevdim.(Oyun sonrası herkes gülümseyerek selam verirken bu kız niye yine mutsuzdu? dikkat ettim de önceki oyunlarının selamında da hep bi hüzün perdesi vardı yüzünde.Hep mi böyle canı mı sıkkın oyundan nedir anlamadım) Chris'i oynayan Taner Ölmez de giderek daha başarılı olacaktır.Gürlüyor ama henüz yağmıyor

Oyunun ilk haftaları o yüzden de oyunun enerjisinin giderek yükseleceğini düşünüyorum.Her pazartesi saat 20:30.Moda sahnesi.İki sahne ve yaklaşık 2 saat sürüyor.

İyi seyirler...


9 Ocak 2014 Perşembe

Oyun Atölyesi - Nehir (balık iyidir, yiyin)






Bu oyundan çıkınca aklımda ilk ne kaldı? Balığı fırında pişirirken zımba teliyle yağlı kağıdı kapatabilirsiniz. Bu mudur yani ? Çok da insafsıca davranmayım ama oyundan pek aradığımı bulamadım. Oyun atölyesinin oyunlardından en iyilerindendi diyemiycem.Bir sahnelik bu oyunda oyuncuları duyunca müthiş bir performans izliyceğimden şüphem yoktu.Öyle ki Haluk Bilginer Ayça Bingöl ve Canan Ergüder'in oyunculuklarına zaten laf etsem Allah çarpar.Ancak haluk bilginerin kimyası bu iki bayanla da pek tutmuyor.(Zerrin tekindor veya bir derya alabora vs gibi olamıyor) Canan Ergüder'in histerik hareketleri bana iğreti gelmedi.Hatta Ayça Bingölden sanki bi tık daha iyi gibiydi.

Sahne dekoru da harikaydı.Ancak oyun belli ki konusu itibariyle aynı etkiyi yaratmadı. Bir adamın kadınlarla olan psikolojisi,bir sona varamaması ve geçmişi belki uzun uzun karakter analizleri yapmaya çok elverişli ama içimden gelmiyor.

Oyun nehir kıyısındaki romantik bir kulübede kalbi kırık bir adamın iki kadınla aynı sonla biten gelgitlerini anlatıyor.Sahne geçişleri her ne kadar güzel olsa da oyun bitince seyirci bittiğine inanmak istemiyor.Çünkü yine bir sahne geçisi ile konunun bir aksiyona bağlanması bekleniyor.Ancak nafile.

Ben oyunu İzmir'de izledim. Ocak ayında Bodrum'a da gelecek. Bodrum'a çok da oyun gelmediğini düşünürsek ben yine de buradaki dostlarımın gitmesini tavsiye ederim. En azından kendi ilişkilerinden az da olsa bi yansıma görebilirler ve balık tutma hevesi ile bir gün sonra kendilerini denize atabilirler.

Oyunculuklarına sağlık...